Sunday, December 19, 2010

En verimli çağ

I'll eventually make this a neat train-of-thought kind of thing.
For now I'll just link two amazing videos, where Ken Robinson speaks parallel to my thoughts but with much more eloquence than I can manage:






figirler:

metodik sergi haritası

tek yönden bakılması icap eden iş

açık bir şekilde "doğru" olan bir şıkkı olan, beş şıklı bir çoktan seçmeli sınav. sonuç: F. doğru cevap F.

split screen generative art. bir tarafta eğitim sisteminin görselleştirilmesi, diğer tarafta önerilen sistem. eğitim sisteminin simülasyonu, her sapmayı düşük not vererek kontrol altına almaya çalışırken, diğer taraf interaktif bir şekilde, daha doğal daha evrimsel bir yöntem izleyecek. tahmin edilen ve öngörülen, bir tarafın sıkıcı diğer tarafın zengin olması. o değil de, arkadaş, dili bile kontrol etmeye, doğrusunu öğretmeye çalışıyoruz ya bu kadar olur yani. blind leading the blind diyorum. başka bişi demiyorum.

statement:
Education is about learning and progress.
The nature of learning demands passion.
The nature of progress demands deviation.
Status quo demands, we have neither.

??

update:

Image and video hosting by TinyPic

Tuesday, December 14, 2010

Monday, December 13, 2010

Kadın Şiddeti


Bugün dünya üzerinde yaşayan kadınların yarısı eşlerinden şiddet görüyor.
-Çin'de, yılda 1 milyon kız çocuğu doğar doğmaz öldürülüyor. Dünyada bu yolla kaybedilen kadın sayısı 40-50 milyonu buluyor.
-Uluslararası Göç Örgütü, her yıl 2 milyon kadının sınır ötesi kadın ticaretinde kullanıldığından bahsediyor.
-ABD'de, her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor.
-İngiltere'de, her 7 kadından biri birlikte olduğu erkek tarafından tecavüze uğruyor.
-Fransa'da, her ay 6 kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor.

http://www.ihd.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=580:kadina-yel-ddete-hayir&catid=30:ortak-baslamalar&Itemid=80
http://www.facebook.com/video/video.php?v=417313614003&comments

Şiddetin o kadar doğal karşılandığını göstermek için yapılmış bir deneyin videosunu paylaştım.İlgilenenler izleyebilir!

Thursday, December 9, 2010

hermann nitsch

bazı şeylerden rahatsız olanlar izlemesin lütfen.


panel

HANGİ İNSAN HAKLARI?



PANEL



"Erkek Egemen Sistemde Şiddetle Mücadele”

11 Aralık Cumartesi, 19:00, Tütün Deposu*

Heteroseksüel erkek egemen toplum tarafından kadına yöneltilen

şiddet karşısında örülen mücadele biçimleri,

kadın ve eşcinsel direnişlerin örnekleri, örgütlülüğü ve yaratıcılığı

üzerinden yükseltilen dayanışmanın tarihine odaklanan panelimiz,

şiddet karşısında inşa edilen, diriltilen, yenilenen bu deneyimleri

kadınların yaşam olanakları üzerinden tartışmaya açmayı ve

kadınların özgürlüğü, eşitliği mücadelesi ekseninde değerlendirmeyi hedefliyor.



Moderatör: Gülnur Elçik (Feminist aktivist)

Panelistler:

Esen Özdemir (Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu)

Eylem Çağdaş (Kadın Kapısı)

Filiz Karahasanoğlu (Mor Çatı gönüllüsü)

Habibe Yılmaz Kayar (KAHDEM - Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği)

Nihal Kuyumcu (İstanbul Üniversitesi)

Zeynep Özdal (KIHEP – Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği)



*Adres: Lüleci Hendek Cad. No: 12, Tophane



www.documentarist.org/insan info@documentarist.org

Monday, December 6, 2010

Ali Kazma


He was born in 1971 in İstanbul. He is a video artist works with the concept of contemporary art.

His works is about different people and groups life. The videos are about the meaning of labour.

economy,people' s productions and inspirations.He focuses on the social organization ask

question about it. The things make him an artist I think looking and defining very detail.

We see many things like that but we just see we don't look.He shows us everyday details

and sometimes critisize it. He looks to thr people in their natural environment. His artistic

approachment is how can I make more deep to this topic and bring a new layer of it. He

discipline himself like writing daily newspaper.And his works on the Arter was really

interesting.He focuses on routine life. The man who uses seal is very fast and like a machine.

I think He inspired from Charlie Chaplin Modern Times.The objects in the video always in a

movement. İt makes confused to our perception .Altough there are a lot of monitor we can

feelthe routine.İt is a very critical artistic work.

design concepts and contemporary art: Arter

Halil Altındere

1971 Mardin doğumlu olan güncel sanatçı Halil Altındere, 1996 yılında Çukurova Üniversitesi Resim Bölümü’nde lisans, 2000’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 2000-2001 yılları arasında Nantes Güzel Sanatlar Okulu’nda yüksek lisans sonrası eğitimine devam etti. 1999’dan bu yana art-ist güncel sanat dergisinin yayıncılığını sürdürmekte olan Altındere, 2002 yılından beri küratöryel çalışmalar da yapmaktadır.

Halil Altındere, erken dönem çalışmalarında ulus-devleti, iktidarı simgeleyen kimlik kartı, banknot, pul gibi günlük yaşamdan sıradan nesnelerin anlamlarını küçük müdahalelerle ters yüz ederken, 2000 sonrası üretimlerinde daha çok alt kültürler, gündelik yaşam içindeki sıra dışı ancak olağan görünen durumları mesele etti. Politik ve ironik bir yaklaşımla ürettiği çalışmaları; 1997 Uluslararası İstanbul Bienali'yle başlayıp 2007’de documenta’ya kadar birçok önemli sergide yer aldı.

Source:

http://www.documenta.de/uebersichtsdetails.html?L=1&gk=B&level=&knr=3

Portrait of a Dealer


Turkish art’s of living in the most expensive painter Burhan Doğançay see that a table on the above. This image is a moving video. Halil Altındere is thinking of this work 2-3 years and at the end of thinking that Halil Altındere convinced Baraz for this work. He wants to work with Yahşi Baraz because he is oldest gallerist in Turkey.He wants point to relation between money and art in Turkish Art. This work have debated in nowadays because this work is similar to Erwin Wurm’s work. On the other hand , Burhan Doğançay’s fans be angry about this work. But I think Halil Altındere’s this work isn’t despise Burhan Doğancay , it is only critism about Turkish art.

Source:

http://www.hurriyet.com.tr/pazar/16337218_p.asp


Buğra YILMAZ

2007.13.03.030

Saturday, December 4, 2010

Black Diamond by Ahmet Öğüt


In Arter, My favourite work of art is Black Diamond which belongs to Ahmet Öğüt. This work have good place for exhibition. A diamond has taken from wall of Arter. Art lovers can search a ‘’Black Diamond’’ in 9 tons coal mine. If you find ‘’Black Diamond’’, you win it. Also this situation provide people amazing experience. On the other hand, artist provide people question this work on their mind. For me, as a person who born in Zonguldak, attending this work cause great memory. Also, this work is presented in Van Abbemuseum in Holland.

Yusufcan Karaoğlu

20071303001

Friday, December 3, 2010

tuse



"Kara Elmas" Arter'de gerçekleştirilern Second Exhibiton/İkinci Sergi'de ilgimi çeken en ilginç çalışma.Gerek izleyici ve eser arasındaki etkileşim,gerekse elması görmek isteyenler için direktiflerin verildiği kısı gerçekten çok hoşuma gitti.Sergi alanı içine yerleştirdiği tonlarca kömürün arasına sanat kurumunun duvarından aldığı kçüçk bir parçayı karıştıran Ahmet Öğüt,sergi boyunca sınırlı bir zaman dilimi için randevu alarak ve bir defaya mahsus olmak üzere kömür kaplı alana girebilecek olan izleyiciden,kurumsal parçayı bulup çıkarmasını bekliyor.Bu gibi seyirciyi de serginin bir parçası haline getirme fikri ve uygulanışı çok etkileyici benim için.Ayrıca sergiyi gezerken o alandaki duvarlarda daha önceden o alan girmiş olan izleyicilerden izler görmek de çok hoştu.Sadece bununla da kalmayıp kurumun parçasını kömürlerin arasında bulabilcek olan kişi elmasın sahibi olmakta;eğer o parça bulanamamışsa sergi sonunda elmas kurumda kalmaya devam etmekte.Sahip olmak bir yana görmek için bile birçok direktif doğrultusunda birkaç aşamadan geçme durumu da oalyı çekici kılmakta.
"Kara Elmas" izleyici ve sana kurumu arasındaki ilişkiyi sıradışı bir platforma taşıtarak,kurumsal değer,sanat yapıtnın maddi kıymeti,yapıtın izleyiciye kattığı değer,bunun için izleyicinin harcamsı gereken çaba ve zaman gibi konuları,ancak izleyicinin permortaif katılımıyla tamamlanabilecek ironik bir yerleştirmede tartışmaya açmakta.

Ahmet Öğüt 1981 yılında Diyarbakır'da doğmuştur.

Bu zamana kadarki kişisel sergileri

2010
Exploded City / MATRIX 231, The MATRIX Program at the UC Berkeley Art Museum, US
2010 Black Diamond - Het Oog 3, Van Abbemuseum, Eindhoven, NL
2010 Informal Incidents, Stedelijk Museum Bureau Amsterdam (SMBA), NL
2010 alpha 2000 - Art Prize „Europas Zukunft“, Museum of Contemporary Art (GfZK) Leipzig, DE
2010 Speculative Social Fantasies, Artspace Visual Arts Centre in Sydney, AU
2010 Ricochet # 4, Museum Villa Stuck, Munich, DE
2010 Underestimated Zones, Laumeier Sculpture Park, St. Louis, US
2009 Mind The Gap, Peep-Hole, Milan, IT
2009 Things we count, Kuenstlerhaus Bremen, DE
2008 Mutual Issues, Inventive Acts, Kunsthalle Basel, CH
2008 Across the Slope, Centre d'Art Santa Monica, Barcelona, ES
2007 Softly But Firmly, Galerija Miroslav Kraljevic, Zagreb, HR
2006 Ahmet Ögüt and Borga Kantürk, Platform Garanti CAC, Istanbul, TR
2005 Ahmet Ögüt, Mala Galerija / The Museum of Modern Art of Ljubljana, SI

design concepts and contemporary art: Volkan Aslan "Geri Dönüşüm"



"Kara Elmas" Arter'de gerçekleştirilern Second Exhibiton/İkinci Sergi'de ilgimi çeken en ilginç çalışma.Gerek izleyici ve eser arasındaki etkileşim,gerekse elması görmek isteyenler için direktiflerin verildiği kısı gerçekten çok hoşuma gitti.Sergi alanı içine yerleştirdiği tonlarca kömürün arasına sanat kurumunun duvarından aldığı kçüçk bir parçayı karıştıran Ahmet Öğüt,sergi boyunca sınırlı bir zaman dilimi için randevu alarak ve bir defaya mahsus olmak üzere kömür kaplı alana girebilecek olan izleyiciden,kurumsal parçayı bulup çıkarmasını bekliyor.Bu gibi seyirciyi de serginin bir parçası haline getirme fikri ve uygulanışı çok etkileyici benim için.Ayrıca sergiyi gezerken o alandaki duvarlarda daha önceden o alan girmiş olan izleyicilerden izler görmek de çok hoştu.Sadece bununla da kalmayıp kurumun parçasını kömürlerin arasında bulabilcek olan kişi elmasın sahibi olmakta;eğer o parça bulanamamışsa sergi sonunda elmas kurumda kalmaya devam etmekte.Sahip olmak bir yana görmek için bile birçok direktif doğrultusunda birkaç aşamadan geçme durumu da oalyı çekici kılmakta.
"Kara Elmas" izleyici ve sana kurumu arasındaki ilişkiyi sıradışı bir platforma taşıtarak,kurumsal değer,sanat yapıtnın maddi kıymeti,yapıtın izleyiciye kattığı değer,bunun için izleyicinin harcamsı gereken çaba ve zaman gibi konuları,ancak izleyicinin permortaif katılımıyla tamamlanabilecek ironik bir yerleştirmede tartışmaya açmakta.

Ahmet Öğüt 1981 yılında Diyarbakır'da doğmuştur.

Bu zamana kadarki kişisel sergileri

2010
Exploded City / MATRIX 231, The MATRIX Program at the UC Berkeley Art Museum, US
2010 Black Diamond - Het Oog 3, Van Abbemuseum, Eindhoven, NL
2010 Informal Incidents, Stedelijk Museum Bureau Amsterdam (SMBA), NL
2010 alpha 2000 - Art Prize „Europas Zukunft“, Museum of Contemporary Art (GfZK) Leipzig, DE
2010 Speculative Social Fantasies, Artspace Visual Arts Centre in Sydney, AU
2010 Ricochet # 4, Museum Villa Stuck, Munich, DE
2010 Underestimated Zones, Laumeier Sculpture Park, St. Louis, US
2009 Mind The Gap, Peep-Hole, Milan, IT
2009 Things we count, Kuenstlerhaus Bremen, DE
2008 Mutual Issues, Inventive Acts, Kunsthalle Basel, CH
2008 Across the Slope, Centre d'Art Santa Monica, Barcelona, ES
2007 Softly But Firmly, Galerija Miroslav Kraljevic, Zagreb, HR
2006 Ahmet Ögüt and Borga Kantürk, Platform Garanti CAC, Istanbul, TR
2005 Ahmet Ögüt, Mala Galerija / The Museum of Modern Art of Ljubljana, SI

Arter Homework



LAB CREATED (The Color Of My Eyes)



First of all ,if we need to talk about the piece of art there's nine lab tubes in different colours.The

artist could associate nine different coloured tubes with human eyes .Nine different eye colour

could tell us about nine different lifes.The artist named his art as”the colour of my eyes”.On the

other hand the desire of having nine different eye colour might tell us that maybe he or he lives

in a different types of moods .It might tell us that having different eye colours emphasizes us

different perspectives of life.The use of colour in lab tubes may tell us that world which he

live in.The tones of the colours from the light to dark might tell us about different life

conditions.The colours of the luquids that the tubes have are different but the amount is the

same that means that he wants an equal world for everybody.Nine different colours in nine

different tubes tell us he might have good or bad things passed throught from him .

Mehmet Doruk Sağlam

Thursday, December 2, 2010

Volkan Aslan "Geri Dönüşüm"


Öncelikle Arter Galerisindeki 2. Sergi'yi ziyaretimden sonra dikkatimi en çok çeken çalışmayı, Volkan Aslan'ın "Geri Dönüşüm" adlı eserini, yorumlayarak başlamak istiyorum söze. Volkan Aslan, Louis Vuitton markasının logosunu kullanarak, geri dönüşüm için kullanılan dev çöp toplama torbalarını giydirmiş. Bu esere ilk baktığımızda, genelde pahalı çantalarıyla tanıdığımız Louis Vuitton markasının çöp toplama arabası ürettiği hissine kapılıyoruz. Burada benim aklıma sanatçının insanlardaki marka tutkunluğunu eleştirmek istediği geldi. Sonuçta bir çöp toplama arabasının üzerinde Louis Vuitton yazmasının o çöp toplama arabasının değerini arttırmadığı açık bir gerçek. Aynı şekilde düşünürsek herhangi bir çantanın üzerinde Louis Vuitton yazmasının da o çantanın değerini arttırmaması gerekir. Fakat, markalara olan tutkunluğumuz ve aramızda oluşturduğumuz aidiyet ilişkisi bizim bu gerçeği görmemizi engelliyor. İşte Volkan Aslan da tam da bu bağlılığın "Geri Dönüştürülmesi" gerektiğini vurgulamak istemiş.

Volkan Aslan daha önce yapmış olduğu çalışmalarda kolaj ağırlıklı çalışmış, vermek istediği mesajı materyal(masa, çakmak, kişisel objeler...) kullanarak bir kompozisyon üzerinden anlatmış. Bazı çalışmalarındaysa fotoğraflama yoluyla çalışmasına boyutsal derinlik katmış.

Galerilerde gösterimi olmuş bazı örnek çalışmaları:






Beril Güzeloğlu 2009.D.13.03.041

Ali Kazma

Elif Erdemir





Ali Kazma

     His first name is Ömer, he was born in 1971 in Istanbul. He was studied some different department about art. One of them is “photography” in London. He is very  creative, talented, intelligent and handsome artist. He has signed lots work. There are videos, phototos, etc. He had 32 video in 2004. Eg: brain surgery, Icelandic dancer.  He published videos in public space (Fırat büfe in Taksim) about mechanical human like notary/ notary worker. We can call that work “multichannel”.
    He give lecture in Bilgi University also he has a production company in Istanbul. Company name is “nnaCo”.

His popular video/documentary: Eski Açık Sarı Desene (for galatasaray)


His Some works exhibited in a gallery (ArtEr) 






Sources: Ali Kazma

Images Source: 




tuba ustalı

CANAN TOLON: İstanbul Fransız Okulundaki felsefe ve edebiyat öğreniminden sonra (1975), İskoçya, Almanya ve İngiltere'de tasarım ve iç mimarlık öğrenimi gördü. 1977'den itibaren Paris, San Francisco ve Berkeley'de şehircilik, mimarlık ve endüstriyel tasarım alanlarında, değişik projelerde çalıştı.  1984'te Berkeley'de açılan ilk kişisel sergisinin ardından eserleri, aralarında Ankara, İstanbul, New York, Chicago, San Francisco ve Paris'in de bulunduğu pek çok merkezde izlendi. Ayrıca Kopenhag Charlottenborg'da "I am Another", Brüksel Belediye Sarayı'nda "Plastic Dialogues", Proje 4 L Güncel Sanat Müzesi'nde "Organize İhtilaf", Mills College of Arts Müzesi'nde "Angle of Respose", İstanbul Modern'de "Kesişen Zamanlar" ile "Gözlem, Yorum, Çeşitlilik", Santralİstanbul'da ise "Modern ve Ötesi" sergileriyle temsil edildi.Son olarak işleri San Francisco Modern Sanatlar Müzesi SFMoMA'da açılan "Artists Gallery" sergisinde yer aldı. Tolon çalışmalarını Kaliforniya'da sürdürüyor.Halen sanat çalışmalarını Berkeley'de sürdürmektedir. İlk sergisi 1984'te, Birleşik Amerika'da gerçekleşti. Bunu, yurt içinde ve dışında başka sergileri izledi.Canan Tolon'un duvar enstalasyonu ve biyolojik nesneler üzerine kurulu çalışmaları, bir oluşum estetiğine dayalı anlayış kapsamındadır. Süreklilik, sentez, kombinasyon gibi çağdaş sanat kavramları, onu ilgilendiren başlıca değerlerdir.

 

http://www.turkishpaintings.com/index.php?p=34&l=1&modPainters_artistDetailID=838

Tuesday, November 30, 2010











BANU CENNETOĞLU


Banu Cennetoğlu 1970’te Ankara’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Fotoğraf,

enstalasyon ve basılı malzeme kullandığı çalışmalar üretiyor. Psikoloji lisansının ardından

Paris’te fotoğraf eğitimi alan sanatçı, sosyopolitik açıdan ortaya çıkan belirsizlik, bu

belirsizliğin görsel olarak “kayıt edilebilirliği” ve fotoğraf aracılığıyla belgelemenin sorunları

üzerine çalışmaktadır.1996-2002 yılları arasında New York’ta yaşayan, 2002-2004 yılları

arasında Amsterdam Rijksakademie’de misafir sanatçı olarak araştırmalarını sürdüren

Cennetoğlu, 2006 yılında İstanbul’a dönerek, BAS adlı, sanatçı kitapları ve basılı malzeme

odaklı üretim yapan oluşumu hayata geçirdi. Son dönem sergileri arasında, “Brave New

Worlds”, Walker Art Center; “Wherever You Go”, San Fransisco Art Institute ve “EurHope

1153”, Villa Manin bulunmaktadır.

Mehmet Doruk Sağlam 2007.13.03.006

Antonio COSENTINO

1996 yılında iki arkadaşı Hakan Gürsoytrak ve Mustafa Pancar ile beraber Hafriyat grubunu kuruyor. Amaçları konseptlerini kendileri belirleyip arzuladıklarını yapabilmekti. Grubun şekillenmesi zamanla katılan diğer sanatçıların da etkisiyle oldu. Manifestoyu değil de sonradan şekillendirilebilirliği savunuyorlar. Sanatçı kentsel manzaralara da önem veriyor ve sanatçıların tek düzeliğinden sıyrılmak istiyor. Vazo gibi görsel açıdan hep kusursuzun resmedilmesi dışında günlük kent yaşantımızda az da olsa kullandığımız ögelerin resmedilmesi gerektiğini savunuyor. Cosentino'nun resimleri yada hazır nesnelerinde kazalardan tutun çevresel kirliliğe kadar kent yaşamının temelini oluşturan sorunlara değiniliyor.






Tuğçe Arugün
2010.D.13.03.034

Monday, November 29, 2010

inci eviner



İNCİ EVİNER
A contemporary art artist

"Oluşturduğum formların içi boş. bu iletim için bir araç. içimizdeki binlerce damar ve yeryüzündeki binlerce iletişim ağı gibi. desen çiziyorum ve o kadar uzun zamandır çiziyorum ki, gövdemin uzantısı ve bütün yapıtlarımın ana rahmi. keşke arzuları bu kadar basitleştirebilsek. ihtiyacımız olan bir kurşun kalem ve bir parça kağıt" diyerek desenle ilişkisini çok net bir biçimde özetlemiştir.Oluşturduğu video işleri içinse kendine has bir teknik uygulamıştır.Hareketli
resmin içine gizemli katmanlar eklemiş bunu keşfetmeyi seyirciye bırakmıştır.Gizlenen anlam katmanları adım adım çözülebiliyor ve bu deneyimler merak,terör,aşk,utangaç genç kızlık gibi bir takım kodlar barındırıyor.


Tuğba Yılmaz

CEVDET EREK


''KONTROLLÜ HIZDA HAYALETLİ YOL''




Cevdet Erek İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Mimarlık, İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) ‘nde ses mühendisliği ve tasarımı eğitimlerini tamamladı, İTÜ MİAM’da doktora çalışmasına başladı. 2002′den itibaren yerleştirme, ses, hareketli objeler, grafikler ve performanslardan oluşan çağdaş sanat üretimini yurtiçi ve yurtdışında birçok platformda sergiledi,SSS adlı kitapçığı 2008′de yayınlandı. İTÜ MİAM’da araştırma görevlisi olarak çalışmakta, Cev Edit mahlasıyla ve kurucularından olduğu Nekropsi grubuyla müzik çalışmalarına devam etmektedir.

http://baykuslartoplaniyor.org/atolyeler
http://cevdeterek.wordpress.com/

Sarkis Zabunyan



Sarkis Zabunyan, known as Sarkis, (born September 26, 1938 in Istanbul, Turkey) is a Turkish-born Armenian conceptual artist living inFrance.

His family moved from Sivas to Istanbul. His father Garabet Zabunyan was a butcher, and his mother Duru Zabunyan was a housewife. Sarkis studied at the St. Michel French High School and got his degree from Mimar Sinan University. He married an Ankara University philosophy student, Istanbul-born Işıl Akyüz, in the early 1960s. He decided to use his Christian name Sarkis in his professional artistic life, and moved to Paris, France in 1962 after winning the Paris Young Artists' Biennial Prize.

One of the leading conceptual artists, Sarkis has returned to his native Turkey many times since the 1980s to exhibit his work. He has participated in the Istanbul Biennial. He was the curator of the last ever Fureya Koral exhibition when ceramic artistKoral was still alive. A professor at Strasbourg Beaux Arts, Sarkis has trained young Turkish artists including Su Yucel and Serhat Kiraz. The last Sarkis show in Turkey was in May 2005, at the Akbank Art Gallery in Istanbul. The gallery devoted all of its six floors to the Sarkis, A Milestoneexhibition which was curated by Ali Akay. Apart from Turkey and France, Sarkis has exhibited his work in over three dozen countries, including theUSA, Germany, India, Australia, China, Japan,Mexico and Brazil. Sarkis's motto is "Anılarım Vatanımdır" (My Memories are My Country).


Yusufcan Karaoğlu

20071303001


Sunday, November 28, 2010

KUTLUĞ ATAMAN

Kutluğ Ataman 1961 yılında İstanbul’da doğdu. Film yönetmeni, fotoğraf sanatçısı ve çağdaş sanatçıdır. İstanbul ve Londra'da yaşamaktadır.

Ataman'ın eserleri esas olarak, insanların kendilerini ifade yoluyla kimliklerini nasıl yaratıp yeniden yazdıklarını, hakikat ile kurgu arasındaki çizgiyi flulaştırarak inceleyip, toplumdaki marjinal bireylerin yaşamlarını belgelemek üzerine yoğunlaşır. 

Kutluğ Ataman, 1988’de Amerika'da Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi (UCLA)'de sinema yüksek lisansını tamamladı. Filmleri ve sanat eserleri dünya çapında gösterilmektedir. Filmleri, belgesel stiliyle ev videosu türünün içtenliğini birleştirmekle tarif edilmektedir.

Ataman sanat dünyasına 1997 yılında 5. Uluslararası İstanbul Bienali'nde sunduğu kutluğ ataman’dan semiha b. Unplugged adlı opera divası Semiha Berksoy ile ilgili uzun metraj belgeseliyle adım attı. Kutluğ Ataman’ın ilk filmi, Karanlık Sular (1994), çürümekte olan bir Istanbul’un güzel fonuna kurulmuş bir dram. Ataman’ın yazıp yönettiği bu karanlık cinayet öyküsü bizi eskiyle yeninin karşı karşıya geldiği bir dünyaya götürüp seyirciyi sımsıkı yakalıyor. Eleştirmenler, Ataman’ın bu ustaca tasarlanmış ve zengin bir görselliği barındıran film aracılığıyla günümüz Türk kültüründeki krizi başarıyla özetlemesinden övgüyle bahsettiler.Karanlık Sular Ataman’ın hemen tanınmasını sağladı ve Montreal’den Şangay’a birçok festivale davet edilmesine neden oldu. Filmin birçok ödülü arasında, Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde SİYAD’dan En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo ödüllerinin yanı sıra Uluslararası Ankara Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü de bulunmaktadır. 

Eserleri önemli uluslararası koleksiyonlarda yer almaktadır. Bunların arasında, New York MoMA, Viyana Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, İstanbul Modern, Atina Dimitris Daskalopoulos Collection ve Pittsburgh Carnegie Museum bulunmaktadır. 

Kutluğ Ataman'ın resmi websitesi: (Saatleri Ayarlama Enstitusu / The Institute for the Readjustment of Clocks)

KAYNAK: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kutluğ_Ataman


Friday, November 26, 2010

Ayşe Erkmen



Ayşe Erkmen’in işlerinin çoğu ciddi bir teknik müdahaleye gereksinim duyan özgül enstalasyonlardır. Hem mekâna ilişkin bir örnek teşkil etmesi için hem de ‘şimdi’ ile neyin kastedildiğine dair bir örnek eser olarak 2001 yılında Frankfurt am Main’de yaptığı “Shipped Ships” (“Taşınan Gemiler”) işi örnek verilebilir. Bu eser Erkmen’in çalışma biçimini tarif eden bir iştir ve Deutsche Bank’ın, gösterişli performansların kamusal alanda sergileneceği “Momente” (“Anlar”) konseptinin Frankfurt’taki pilot projesi olarak dünya çapında açtığı yarışmadan yola çıkarak ortaya çıkmıştır. İnternet üzerinde biyografisi sadece Alman sitelerde bulunabilen dolayısıyla sadece Almanlar tarafından takdir edilen 1949 doğumlu enstelasyon sanatçısı olan Ayşe Erkmen'in 2001 yılında Frankfurt'ta gerçekleştirdiği bir enstalasyon, İstanbul, Venedik ve Japonya'nın 'Shinghu' şehrinden önce Rotterdam'a konterner gemileriyle getirilen sonra Ren Nehri üzerinden Main'a kadar gelen üç yolcu motorunu Main'da sefere koyarak gerçekleşmiştir.

Kaynaklar:
(haber34, 2008)

pop art-tubaustalı



MERVE ÇİLPĞLU
20071303033


                                                            

                                                                NASAN TUR

1974’te Almanya’da Offenbach am Main’da doğdu. HfG Offenbach Sanat ve Tasarım Akademisi ve Städelschule Frankfurt/Main Sanat Akademisi’nden mezun oldu. 2006’da Hessische Kulturstiftung bursunu kazanarak misafir sanatçı olarak bir yıl Londra’da yaşadı.
Berlin, Frankfurt, Darmstadt, Wiesbaden, Mannheim, Belgrad, Mexico-City ve Milano’da kişisel sergiler açtı. 


Nasan Tur, yapıtlarında, bireyin aile içindeki konumu; sanatçının içinde büyüdüğü sosyal çevre; aşk; ilişki; politikanın günlük hayat üzerindeki izleri gibi konuların konuşulmayan fakat ağız birliği yapılmışçasına toplu olarak uyum sağlanan noktalarını izleyici önüne çıkarıyor. Yapıtlarında sık sık; “arada kalmış”, “olması gerektiği gibi” olmayan, hatta karşıt şeyleri temsil eden biçimleri, olguları, kavramları yan yana getiriyor. Çöpten bulunan eşyalar birer altın kaplama heykele dönüşüyor, yepyeni görünümlü ama eski ayakkabılar galerinin bir köşesinde dururken, “Devrim zamanı!” gibi, farklı bağlamlarda motive edici, güçlü bir cümle olarak defalarca kullanılmış söylem, yanlış yazılışı ile içinde başarısızlık ihtimalini barındıran bir hayali temsil ediyor. Sanatçı arada kalmış, dile getirilmeyen kavramları eleştiriye tabi tutuyor. Kurguladığı “normal” durumlara dair farklı bağlamlarda performanslar gerçekleştirip bilinçli rahatsızlık uyandırıyor ve bu yolla izleyiciye çarpan, sade, gösterişsiz, samimi ve çoğu zaman romantik bir yaklaşımla derdini anlatmayı başarıyor.










http://www.bigglook.com/biggistanbul/kultur/aktv_detay.asp?aa_id=6&aktv_id=56433

Wednesday, November 24, 2010

Füsun Onur



Füsun Onur heykel eğitimi görmüş, ülkemizin ilk kadın heykeltraşlarından birisidir ve Türk Heykel sanatında çok önemli bir yere sahiptir. 12 şubat 1938 doğumlu olan Füsun Onur Güzel sanatlar eğitiminin ardından kazandığı burslar sayesinde Amerikada bir süre felsefe eğitimi almış ve burada tanıştığı bir profesör sayesinde Yüksek lisans olarak ünlü bir Sanat okuluna geçiş yapmıştır. 1970 yılında Türkiye'ye dönmüş ve çalışmalarına minimal ve kavramsal etkilerle devam etmiştir. Aynı yıl Taksim Sanat Galerisinde ilk sergisini açmış heykel disiplinin yavaş yavaş dışına çıkmaya başlamıştır. 1970 li yılların başında "mekan ve uzam" sorununu ön plana çıkaran beyaz boyalı strüktüel nitelikte ahşap çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar arasında yer alan heykellerden biri hazır malzemeye yer vermesi açısından önemlidir. Zira bu Onur'un sanatındaki kavramsal yanın ağır basmaya başlamasıyla ilgilidir.

Kullandığı malzemeler giderek kişisel mitolojisinin ürünleri haline gelmeye başlar. İlk zamanlarda heykel-hazır yapım olarak yorumlanabilecek kavramsal işlerinde kadın cinsine özgü kırılganlık, zariflik, estetik kaygılı malzemelerin yanı sıra ayna gibi günlük kullanım eşyalarını da alarak eleştirel, çarpıcı, sanatı ve dönemi sorgulayan çalışmalar yapar. Ancak 1980'li yıllardan itibaren mekan-boşluk kavramlarını araştıran, optik yanılsamalar yaratan, uçucu, geçici özelliklerde işler üretir.
Türkiye'ye dünyayla koşut bir güncel sanatın gelmesindeki önemli isimlerden biri olan onur, açtığı onlarca sergiden sonra artık daha çok yurt dışında gerçekleşen karma sergilere katılmaktadır.

En son çalışması ise 2006 yılında açmış olduğu semti kuzguncuk hakkında yerleştirmeler yapmıştır.


MEHMET TORAMAN / 2007.13.03.011